12 Ekim 2016 Çarşamba

Limon-NHKE Film üretim





“Türkiye gençliğinden bir yol olmaz.
Y kuşağı çok zir zop.
Bizim zamanımızda canımız sıkkın oldu mu devrim yapardık şimdikiler alışverişe gidiyor.
Siz anlamazsınız o dönemde biz amfileri basar dersleri boykot ederdik, siz şimdi iki polis görünce kaçarsınız
Bu gençlik anca gezsin, tozsun, eğlensin. Bizde bunların yerinde isyan etmek, yıkmak ve daha yaşanabilir bir dünya inşa etmek vardı"
68ve 78 kuşağının bu sözleri karşısında sürekli örselenen 90 kuşağı, gezi hareketi ile beraber bir nebze olsun rahatlamış, devrimci büyükleri karşısında daha özgüvenli oturur hale gelmiştir. Ayrıca ileride çevresindeki gençlere siz ne anlarsınız’lı tümceler kurmasını sağlayacak bir zeminde oluşturmuştur.
Tabii ki bu basit etkisinin yanında, hile, yalan, dolan ile elde ettiği hegemonyayı, kendisinden olmayana karşı barbarca kullanmaktan çekinmeyenlere önemli bir ders verilmiş, elde etmek istediklerini, bu ülke topraklarında hiçbir zaman alamayacakları da bir kez daha gösterilmiştir.
Kuşaklar, tepkilerin çeşidi değişebilir. Barbarlar üç kuruşluk beyinleriyle kendi oluşturdukları varsayımsal bir yarışmanın galibiyet sevincini kutlayabilir. İnsanları istedikleri gibi sömürebileceklerini de düşünebilirler. Değişmeyecek olansa, bu olasılık içeren yüklemlerin, zıtlığını kesinliğe dönüştürecek Türkiye halklarının varlığıdır.
İşte bu halk tarafından 3 yıl önce barbarlara karşı atılan tokadı, yani gezi direnişini konu alan, Yönetmen Tahsin İşbilen öncülüğündeki Nazım Hikmet Kültür Evi (NHKE) film üretim atölyesi tarafından çekilen Limon filminin, çekim ekibinde yer alan Yusuf Sinan Sezer ile görüştük. Büyük bir samimiyetle sorularımızı yanıtlayan Sezer ile yaptığımız röportajı sizlere aktarıyoruz.

İkiyanlışbirdoğruetmez: Öncelikle emeğinize sağlık, kurgusal anlatımıyla Limon’da gezi direnişini klasik biçimden uzak bir şekilde anlatmışsınız. Genel olarak 90 kuşağı hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Yusuf Sinan Sezer: Valla 90 kuşağında çok iyi güzel kadınlar, çok yakışıklı oğlan çocukları var. 20’ler kuşağını şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum. (Gülüşmeler) Şaka bir yana ne düşündüğümü yukarıda anlattım zaten tekrar sorma yav.
İ.Y.B.D.E: Gezi direnişi ile günümüzdeki olayların etkileşimi hakkında yorumlarınız nelerdir peki?
Y.S.S: Gezi direnişiyle beraber dikta rejimi baskıya alınmış, barbar zihniyetini yaymak isteyenler, korku ve çaresizlik içinde fazlaca hata yapmaya mecbur bırakılmıştır. Günümüzde yaşananlarsa bu hataların sonucunda, konumunu korumak isteyenlerin çıkardığı büyük bir yaygaradan ibarettir. Daha fazla konuşmayayım biliyorsun bu dönem sakat almasınlar şimdi içeri.(Gülüşmeler)
İ.Y.B.D.E: Peki, Limon’a geri dönelim. Oyuncu seçimini nasıl yaptınız?
Y.S.S: Gökçe’yi lise döneminden beri takip ediyorum. Aman Okan (Gökçe’nin eşi) duymasın. (Gülüşmeler) Oyunculuk anlamında takip ediyordum. Gökçe ÖSS’de derece yapınca oyunculuğun yüzüne bakmadı. Avukat falan oldu. Daha sonra Limon’u anlattığımda senaryodan çok etkilendi. Oynamak istedi. Benim de elimdeki tek oyuncuydu ben de kabul ettim. (O kahkaha attı ben de ayıp olmasın diye tebessüm ettim.)
İ.Y.B.D.E: Filmin çekim ve hazırlık aşamasından kısaca bahseder misiniz?
Y.S.S: Ekipte herkesin ayrı ayrı projeleri vardı ama simgesel bir anlatım içerdiğinden ve önemli bir halk hareketine selam vermemizi sağlayan limon’u seçtik. Uygun mekan arayışlarına başladık ve en uygun evin bizim ev olacağına karar verdim. Annemden rica ettim anne arkadaşlarla film çekeceğiz diye. O da çok sorgulamadı izin verdi sağ olsun.  Sonrasında annemin kıyafetlerini de Gökçe’ye giydirince istediğimiz mekân ve karakter yaratılmış oldu.
Onun dışında filmde yer alan fasulyeleri bulmak biraz zor olsa da Nurettin Abi iş bitirici kimliğini konuşturarak fasulyeleri hemen buldu. Nasıl yaptığını hala anlamış değilim. Migros’a, Bim’e falan hepsine bakmıştım ben ve bulamamıştım.
İ.Y.B.D.E: Film sizce de biraz kısa olmamış mı? Gözümü bir ovuşturdum; açtığımda film bitmişti. (Kendi esprime güldüm o gülmedi. Espriden anlamıyor mal.)
Y.S.S: Zaten önemli olan olabilecek en kısa sürede anlatılmak isteneni anlatabilmek. Hem 3 dakikada 1 film bitirmiş oluyorsun daha ne olsun.
İ.Y.B.D.E: Yeni projeleriniz olduğunu biliyoruz biraz onlardan bahseder misiniz?
Y.S.S: İkiyanlisbirdogruetmez adlı bloğun sahibiyim. Takip edenler bilir orda Poşet adlı bir yazı yazmıştım. Onu senaryoya dönüştürdüm. Çekim hazırlıklarını ve oyuncu seçimlerini de tamamladık. Yaklaşık bir ay içinde de çekimleri tamamlayacağız.
İ.Y.B.D.E: Son olarak genç sinemacılara söylemek istedikleriniz nelerdir?
Y.S.S: Ahmet Erhan’ın 78’liler için yazdığı dörtlüğü ben de genç sinemacılara ve kendi kuşağıma armağan ediyorum.


kuşağım, acılı kuşağım
acılarla sevinçleri böyle yoğun yaşamak
kimselere nasip olmadı.
bize düştü tarih ırmağının önünü açmak
gülsün diye geleceğin çocukları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.