Oyun Afişleri

 Bu sayfada, 2014 yılında gittiğim, broşürlerini ve afişlerini saklayabildiğim oyunlara ait bilgileri sizlerle paylaşıyorum. Bu biriktirme işine, 2010 ODTÜ Tiyatro Şenliği'nde başlamıştım ancak taşınma işleri, şehir değişikliği gibi nedenlerle biriktirdiklerimi kaybettim. 2014 yılında biriktirmeye tekrar başladım, bazılarını yine kaybetmiş durumdayım. Bir nevi bu kaybetme sorununu engellemek adına, her gittiğim oyun sonrası bu sayfayı güncelleyeceğim. Akabinde Ana Sayfa'da o oyunla ilgili değerlendirme yazımı yazacağım.

*Bu sayfada yer alan tüm yazılar, toplulukların kendi oyunları hakkında verdikleri bilgileri içermektedir.
BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ
Yazan
Nikolay Gogol
Uyarlayan-Yöneten-Oynayan
Genco Erkal
Dostlar Tiyatrosu, Tek Perde
XIX. Yüzyılda St Petersburg'da 9. dereceden bir memurun öyküsüdür anlatılan. Aksentiy İvanoviç Poprişçin bir bakanlıkta çalışmaktadır, yalnızdır, yoksuldur. Genel müdürün kızına umutsuz bir tutkuya bağlıdır. Giderek kimsenin görmediği şeyleri görmeye başlar. Kafasının içinde gerçeklerden uzak, bambaşka bir dünya oluşturur. Son aşamada kendini İspanya Kralı olarak görmeye başlayacak, yaşamının son durağı bir akıl hastanesi olacaktır. Çarlık Rusya'sının acımasız bir toplumsal eleştirisi olan bu fantastik öyküyle Gogol bizleri hem güldürüyor hem de içimizi fena halde acıtıyor.Bütün önemli klasik metinlerde olduğu gibi günümüze de ışık tutan şaşırtıcı göndermelerle karşılaşıyoruz. Rus edebiyatının çarpıcı başyapıtlarından biri olan eser günümüzde en sevilen tiyatro gösterilerinden birine dönüştü.


HAYVANAT BAHÇESİ ÖYKÜSÜ
Yazan
Edward Albee
Tiyatro Lahza,  Tek Perde
Oyun Hakkında
İnsani ilişkilerin boşluğunu nesnelerle doldurmaya çalıştığımız tüketim toplumumuzda değil bizden farklı olanı yanıbaşımızdakini bile anlamaktan ve onun tarafından anlaşılmaktan yoksunuz.  Birinin gözünün içine bakmanın bile kusur sayıldığı mahrem toplumumuzda gittikçe içe dönük hale geliyoruz. Hayvanat bahçesinde olduğu gibi bir arada yaşıyoruz ama birbirimizden demir parmaklıklarla ayrılmış durumdayız. Artık birbirimize ulaşmaya çalışmıyoruz ve bunun sonucunda birbirimizi yitiriyoruz. Peki sevgi diye bir sözcüğü neden yarattık?
Anlamak ve belki de anlaşılmak için bir başlangıç yapmak adına...”





KLAKSON BORAZANLAR Ve Bırtlar!
Yazan
Dario Fo, 
İTÜ Taşkışla Sahnesi
Oyun  Hakkında
“Haberleri duydunuz mu?”
Bir kaçırılma olayı, “yanlışlıkla” yüzüne işçisinin suratı estetik yapılan bir patron, olağan şüpheliler, uydurma örgütler, örgütlerin peşinde bir komiser, “kamu yararı” için büyük bir ihale, direksiyon başındakilerin susmak bilmeyen klaksonu, hep aynı borazanı öttüren medya, her daim yükselenbırtlar… Her zamanki panayır çadırı. Çadırın dışına kafa uzattığınızda nafile gelen sesler…
“Beni feda edemezler. Ben gücüm…”
Dario Fo’nun otuz sene önce tiyatro sahnesinden yükselen kahkahası, bugün kulaklarımızda çınlıyor. Onun kahkahasının izini sürdüğümüz bu yolculukta; oyunda ele aldığı devlet - sermaye ilişkisinin, bağlamı değişse de, geçerliliğini koruduğunu keşfediyoruz.


HAMLET
Yazan
William Shakespeare
KONU
Oyun içinde ustaca oyun yöneten, sergileyen, yaşayan; soytarıyla soytarı, saraylıyla saraylı, en akıllı kadar akıllı, kusursuz bir deli olabilecek kadar oyunculukla yoğrulmuş, öte yandan da bir oyuncunun nasıl olup da kılık, kimlik ve varlık değiştirdiğini kendi kendine soran kişi, Hamlet... Hamlet’in üslubu gibi, kişiliği de sürekli değişim halindedir ve bu kez de sahnedeki tek başınalığıyla olayların hem içinde hem dışında, olayları hem yaşayan, hem anlatan kişi olarak çıkar karşımıza. William Shakespeare’in en çok oynanan oyunlarının başında gelen Hamlet, aynı zamanda en çok konuşulan, en çok yazılan, en çok yorumlanan klasik bir eser ve her çağda irdelenen zorlu bir karakter olma özelliğini de sürdürmektedir.





DÖNÜŞÜM
Yazan
Franz Kafka
DEU İktisat Oyuncuları
Oyun Hakkında
F.Kafka 1883 yılında Çek bir baba ve Alman yahudisi bir annenin çocuğu olarak Prag’da doğdu. Eserlerine baktığımızda her dönemin konusu olan adalet ve otorite kavramını; topluma yabancılaşan, bürokrasi çarkının dişlileri arasına sıkışmış ve aynı saatlerin akrebi ve yelkovanı üzerinde yaşayan insan profillerini, dünya edebiyatı içinde çok önemli sayılan bir yazım diliyle, en ince ayrıntısına kadar görebiliyoruz. Varoluşçu yazar A.Camus’nün Korku Çağı olarak tanımladığı ve ‘ Bunu en iyi ifade eden yazar Kafka’dır ‘ dediği 20. yüzyılımızın tüm paranoyasını, monotonluğunu, iki yüzlülüğünü ve karamsarlığını hissedebiliyoruz. Ama ‘korku duvarı’nın çatlağından sızan ışıkla da aslında hala bir umudun olduğunu da gösteriyor bizlere Kafka. Peki bir sabah uyandığınızda ‘insanlık statüsü’nü kaybetseniz, bir böceğe dönüşseniz insanların gösterecekleri tepkiyle, günlük statülerinizi kaybettiğinizde alacağınız tepkiler arasında ne kadar fark olacaktır?…Ne olursa olsun her iki durumda da geceleri huzursuz uykular sizi bekliyor, her şeye rağmen sabah uyanabilmenin umudu ile elbette. ‘Zincire vurulmak, özgürlükten iyidir kimi zaman’


PERSEPOLİS
Yazan
Marjane Satrapi
Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu, 2 Perde
Oyun Hakkında
Seni Seviyorum’ların korkusuyla, ağızların koklandığı tuhaf zamanlarda…
Aşk, devrik yol direklerinin yanında kırbaçlanıyor.
Şiirin ve şarkının kürek kürek yakıldığı tuhaf zamanlarda…
Kasaplar, ellerinde, kanlı satır ve sopalarla köşe başlarını tutuyor.
Gülüşler dudaklara dikiliyor, şarkılar ağızlardan kazılıyor.
Yaseminlerin, nilüferlerin ateşinde;
kuğuların, güvercinlerin közlendiği tuhaf zamanlarda…
İnadına, aşkı, şiiri, şarkıyı, neşeyi ve umudu zulalıyoruz.
Son şarkısını söyleyen bir kuğu misali son şarkımızı söyleyeceğimiz ana kadar.





FIRTINA
Yazan
William Shakespeare
Oyun Hakkında
Milano Dükü Prospero, kardeşi Antonio tarafından Napoli Kralı Alonso’nun yardımıyla dükalığı elinden alınıp küçük kızı Miranda yla birlikte yelkensiz eski bir tekneyle ülkesinden sürülür. Prospero ve Miranda kendisine sadık lordlardan Gonzalo nun gizlice tekneye koyduğu malzemeler ve kitaplarıyla ıssız bir adaya çıkarlar. Burada, Sycorax adlı, sonradan ölen, kötü büyücünün, bir çam ağacının yarığına hapsettiği Ariel adlı periyi kurtarır ve Sycorax’ın oğlu Caliban ı eğitir. Caliban adayı Küçük Calibanlarla doldurmak için Miranda ya tecavüz etmeye kalkışınca, Prospero onu köle olarak kullanmaya başlar.






VİŞNE BAHÇESİ
Yazan
Anton Çehov
Oyun Hakkında
Anton Çehov’un 1904 yılında kaleme aldığı Vişne Bahçesi yazarın son yapıtıdır.Yazıldığı günden bu yana bütün dünyada defalarca sahnelenen, sinema uyarlamaları ile dikkat çeken yapıt, Gerçekçi Tiyatro akımının başyapıtları arasında yer alıyor. Oyun, değişen dünya düzeni karşısında, varlık alanlarını korumaya çalışan feodal kökenli aristokrat bir ailenin ve yakın çevresinin dağılma süreci ekseninde, Rusya’nın yüzyıl başındaki değişimini gözler önüne seriyor. Ranevskaya ailesinin elinde kalan son varlık, yazlık olarak kullandıkları çiftlik evinin içinde yer aldığı; Vişne Bahçesi. Oyun eski yaşamı simgeleyen bu mekanda geçiyor ve adını da mekandan alıyor. Ne yazık ki, köleliğin kalktığı, işçi sınıfının yükselişe geçtiği, ticaret sayesinde güçlenen burjuvazinin aristokrasinin yerini aldığı yeni dünya düzeninde, ne aile ne de vişne bahçesi için bir gelecek umudu bulunmamakta. Oyunumuzun kahramanları, yüzyıl başında yaşanan bu hızlı değişime ayak uydurmaya çalışırken bir yandan komik durumlara düşmekte, bir yandan da derin bir trajedi yaşamaktalar. Çehov’un ustalıkla kaynaştırdığı komik ve trajik unsurlar, etkileyici bir sahnelemeyle güçleniyor, oyunumuz, bugün hala geçerliğini koruyan değişim sıkıntısı, modern yaşama ayak uydurma çabası, gelecek kaygısı ve aşk gibi güncel, evrensel temalarla izleyicilere sesleniyor.



BAŞKA BİR DÜŞ?
Yazan
Ingeborg Bachmann
Timis Oyuncuları ’14, Tek Perde
Oyun Hakkında
2014 yılı eğitim prodüksiyonu için Ingeborg Bachmann’ın “Bir Düş Alışverişi” metninden sahneye uyarladığımız “Başka Bir Düş?” oyununda, Laurenz isimli bir ofis çalışanının tuhaf, eğlenceli, garip, renkli serüvenini aktarmaya çalıştık. 
Oyuna yaklaşırken bireylerin günlük yaşam içerisinde insan olmanın temel niteliklerini zamanla nasıl unuttuklarını; arzularına, ilişkilere, yaşama karşı reflekslerini neden yitirdiklerini anlamaya, tekdüzeliğin dışına çıkma fırsatı yakaladığında ise gerekli özverinin verilip verilemeyeceğini düşünmeye çaba harcadık.







KURBAN
Yazan
Güngör Dilmen
Oyun Hakkında
Dramatik yapısı ile Antik Yunan tragedyası özellikleri taşıyan Kurban yerelden evrensele varmayı başarabilen bir yapıt olarak hem ulusal tiyatro kurma çabalarımıza hem de yerel ve çağdaş tragedyaya önemli bir katkı sunuyor. Oyunda; erkek egemen toplumların baskısı altında ezilen kadın figürü olan Zehra’nın töreye ve geleneklere direnişi konu alınır.










OYUN SONU
Yazan
Samuel Beckett
Timis Oyuncuları ’14, Tek Perde

Oyun Hakkında
Timis Oyuncuları, Nobel ödüllü İrlandalı yazar Samuel Beckett’in en önemli yapıtlarından biri olan Oyun Sonu ile seyircisini bir buluşmaya çağırıyor. Beckett’in Godot’yu Beklerken oyunun ardından yazmış olduğu, bir devam oyunu olan Oyun Sonu kimilerine göre kötücül bir tragedya, kimilerine göre ise umutsuz bir sarkazm. Şüpheli, kışkırtıcı bir anlamsızlık; davetkâr ama sıkıntılı bir eğlence…
Nell: Hiçbir şey mutsuzluktan daha gülünç değildir..
Oyun Sonu:
Oyunun merkezindeki Hamm karakteri kör ve kötürümdür. İhtiyaçlarını ise yürüyebilen ancak oturamayan Clov karşılamaktadır. Karşılıklı bir bağ(ım)lılık ilişkisi yürüten bu ikili birbirleriyle de birbirleri olmadan da yapamazlar (“Ne seninle ne de sensiz”…). Hamm’ın bacaklarını kaybetmiş, atıllaşmış annesi (Nell) ve babası (Nagg) da bu zorunlu ilişkinin bir parçasıdırlar. Ne kadar süredir paylaştıkları bilinmeyen bu belirsiz oyun sığınağında beklerler. Harekete dargın, söze susamış, kimi zaman suskun.. Beklerler. Beklerken fark ettikleri ya da hep farkında oldukları ‘o’ eksikliği gidermeye, ‘o’ boşluğu doldurmaya çalışırlar. Varlıklarının da yokluklarının da dolduramadığı o boşluğu…
Sonu Beklenen Bir Gösteri:
Clov: Ne işe yarıyorum burada?
Hamm: Bana replik veriyorsun.
“Dünya bir oyun sahnesidir” diyen yazarlara göz kırpan Beckett bu vesileyle çok katmanlı bir oyun yapısı kurarak bizleri, o ‘görkemli’ gösteri dünyasının penceresinden varolmanın heyecan ve ızdırap dolu doğasını anlamaya davet ediyor. Kıyametin yaklaştığı belirsiz bir zamanda belki de bir gösteri mekanından bozma bir yerde varolmaya çalışan varolup olmadıkları bile bilinmeyenlerin öyküsü/öyküsüzlüğü.. Bol bağlaçlı, çok anlamlı belirsizlikler... Biz de, her defasında bu belirsizliklerin arasında tehlikeli bir yolculuk yapıyoruz. Onların sorduğu tüm soruları bu yolculukta biz de kendimize soruyoruz. Sonuçlandırmıyoruz. Sonlandıramıyoruz. Tıpkı onlar gibi sonu getirmeye çalışıyoruz ya da hiç. Bir sona ulaşmak (ya da ulaşmaya çalışmak) mümkün müdür? Bir sonu geciktirmek? Bilmiyoruz. Bekliyoruz. Bekledikçe büyüyen o boşluk. Tamamlanamamışlık. Eksiklik. İlerliyoruz…
Hamm: … Son başlangıcın içindedir, gene de sürdürürsün…



ODISEA EVİNE DÖN

Yazan
Yakovos Kambanellis
İTÜ Sahnesi 2014, Oyun, Tek Perde
Oyun Hakkında
Odisea Evine Dön, ünlü Yunan yazarı Yakovos Kambanellis’in Yunan mitolojisinden günümüze uyarlanmış eleştirel politik bir güldürüsü. Yazarın kullandığı absürd ögeleri, günümüz gerçekliği ile harmanlayan metin, “halkla ilişkiler” ve “pazarlama” teknikleriyle ve efsanelerle yaratılmış bir kahramanın ironik öyküsünü anlatıyor. Oyunda, politik kaygılarla yalanla gerçeğin nasıl birbirine dönüştürüldüğü, toplumsal yönlendirmenin iktidar çıkarları için nasıl işlediğini kendi üslubumuzla anlatmaya çalıştık. Ekip olarak metni çalışmaya karar vermemizin en önemli sebebi bize doğaçlayıp metni içselleştirmemize izin verecek yeterli rahatlığı vermesiydi. Karakterlerin gerçekle olan içli dışlı ilişkisi de bizi besleyen bir diğer önemli etmendi. Sürecin en ilginç yanıysabizden bağımsız olarak güncelden fazlasıyla beslenmesi oldu. Bu durum çalışmalarımıza da ayrı bir boyut kazandırdı. Öyle ki metnin absürdlüğüne nihayet erişebildiğimizde bir anda kendi gerçekliğimizle karşı karşıya kaldık.


KEL SOPRANO
Yazan
Eugene Ionesco
DEU Hukuk Tiyatro Topluluğu
Oyun Hakkında
Yazarımızın karşı oyun mantığıyla verdiği ilk tiyatro eseri olan Kel Soprano, 1. ve 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği ağır yıkım sonucunda insanların içini kaplayan derin bir karamsarlık ve ölüm korkusunun etkisiyle iletişimsizleşen bir çiftin hayal dünyasındaki yaşamını konu alır. Çiftin arasındaki bu iletişimsizlik onları kendi dünyalarında yaşamaya itmiştir ve bu çift yarattıkları dünyanın esareti altında güçsüz kalmıştır. Dış dünyada bulamadıkları mutluluğu hayal dünyasında bulduğunu sanan çift, bir yerden sonra artık hayal dünyasında da hem kendi aralarında hem de yarattığı hayali karakterlerle derin bir çatışmaya girer. Anlamsızlaşan zaman kavramını oyunda işleyen yazar, basmakalıp sözlerin ve anlamını yitirmiş cümlelerin iletişim kurmada ne kadar çaresiz kaldığına değinmiştir. Toplumsal dayatmanın çarpıcı örneklerini gördüğümüz oyunda yazar, insanlara ayna tutmak yerine prizma tutup her açıdan düşünmeye sevk ederken bu durumu bir sonuca bağlamaz ve döngü aynı şekilde devam eder. Kahrolsun ayakkabı boyası!

ADALET, SİZSİNİZ
Yazan
Ümit Denizer
Perdeci Oyuncuları, Tek Perde
KONU
Muhsin Ertuğrul hocalarının, yazılarına “Perdeci” imzasını atmasından esinlenerek, kendilerine “Perdeci Oyuncular” adını yakıştıran Rutkay Aziz ve Taner Barlas; ilk oyunları “Adalet, Sizsiniz”in provalarını sürdürüyor! Ümit Denizer’in kaleme aldığı, Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından sahneye konan oyun; yargının siyasallaştığı üç tarihi olayı Sokrates, Galileo, Sacco ve Vanzetti’nin yaşamları üzerinden sahneye taşıyor.
Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu’nun tek perdelik yeni oyunu “Adalet, Sizsiniz”; yargının siyasallaştığı üç tarihi olayı, usta oyuncular Rutkay Aziz ve Taner Barlas’ın muhteşem yorumlarıyla tiyatroya aktarıyor. M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da, Beş Yüzler Meclisi’nin ölüme mahkûm ettiği düşünür Sokrates, 1633 yılında Roma’da, Engizisyon’un müebbet hapse mahkûm ettiği bilim adamı Galileo ve 1927 yılında Boston’da, adaletin ölüme mahkûm ettiği iki İtalyan göçmen işçi Sacco ile Vanzetti’nin hikayeleri, “Adalet, Sizsiniz” ile tiyatro severlere ulaşıyor.
Yıllar sonra, haksız mahkûmiyet kararlarının kaldırılmasıyla, tarihe geçmiş bu masumların itibarlarının iade edildiğini vurgulayan oyun; “Perdeci Oyuncular” adını tercih eden yeni bir grup tarafından hazırlandı. Oyunun yönetmenliğini de üstlenen “Perdeci Oyuncular”, ismini, yazılarına “Perdeci” imzasını atan Muhsin Ertuğrul’dan alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.