4 Eylül 2016 Pazar

Çocuk psikolojisi ve zeybek halayının önemi



-Bunu nasıl söylemeliyim bilmiyorum ama çocuğunuzu dersten almalısınız.
+Ne oldu ki hocanım? Bir terbiyesizliği mi oldu? Biriyle kavga mı etti?
-Yok yok öyle bir şey değil. Hmm nasıl desem Sinan’ın yeteneği yok. Sanki müziği hiç duymuyormuş gibi oynuyor. Bir de hem ayaklarını, hem de kollarını aynı anda oynatamıyor. Biri oynarken, diğeri duruyor sürekli. İlk defa bu kadar beceriksiz bir çocukla karşılaşıyorum. Hiçbir çocuktan ümidi kestiğimiz olmamıştı ama hiç olacak yanı yok. Lütfen alın çocuğunuzu kurstan. Grupta geri kalıyor onun yüzünden.
+Biliyoruz, biliyoruz hocam Sinan biraz kabiliyetsiz. Yapamıyor. Bir sürü kursa gönderdik hiçbirinde yapamadı. Sizden de bir aydır ses gelmeyince sevinmiştik aslında… Haklısınız sizden de özür dileriz devam etmesin madem.
Çocuk psikolojisinin çok önemsenmediği yıllar olacak ki, Zeybek hocası ve annem bu konuşmayı yanımda çok rahat bir şekilde yapmıştı. (Şimdi düşünüyorum da ayıp etmişler be! 9 yaşındaki çocuk o kadar gömülür mü vicdansızlar! Ben de Zeybek’ten anlamayayım ne var yani.)
Sonraki yıllarda yapılan bu konuşma, hayatımı hiç etkilemedi. Yüzsüz gibi her düğünde, oynamaya kalktım. Hiç anlamasam bile her ortamda dans eden eleman oldum.
Ankara’daki üniversite yıllarımın başında, Yorum konserine gitmeyi de çok seviyordum. Yorum konserine gidenler bilir; konserin son bir-bir buçuk saati halaylarla geçer. İşte ben de o devrimci halaya özellikle büyük bir iştahla katılırım. Ben halaya katılmadan önce 150-200 kişi muazzam bir şekilde halaya devam ederken, ben katıldıktan hemen sonra; o herkes sanki tek bir kişiymişçesine devam eden halay bozulur karman çorman bir hale gelirdi. Birkaç konsere böyle böyle katılmaya devam ettim. Devrimci arkadaşların yüce gönüllere sahip olmasından dolayı da kimse bana bir şey demiyor; ben de kendimi çok iyi sanıp her yeni konserde “hadi artık geçelim Eftelya’yı falan hemen halaya tutuşalım” diye içimden geçirirdim. En sonunda, Abidinpaşa’daki bir düğün salonunda yapılan konserde, halayda yanımda bulunan arkadaş dayanamadı: “Yoldaş” dedi. “Sen bu işi beceremiyorsun dağılıyor herkes. Biraz otursan olmaz mı?
O an, bu oyun işlerinde ne kadar yeteneksiz olduğum gerçeği yüzüme çarpılmıştı. 9 yaşıma, Zeybek hocasının vay efendim ne kadar beceriksiz çocuğunuz var kısmına geri döndüm. Keşke dedim üzerine daha çok düşseydim ve hemen anne-babamı suçladım. Niye hocaya ısrar etmediler. Hayır hocanım, demediler. Benim çocuğum yetenekli, siz öğretemiyorsunuz, demediler. Ah önlem alınsaydı belki yoldaşımdan bunları duymayacaktım.
Neyse artık geçmiş geçmişte kaldı, gelecek bizimdir sloganıyla kendimi gazlayıp Zeybek hocası ve yoldaşımla, hesaplaşmak için İzmir Bornova Nazım Hikmet Kültür Evi’nde 6 Ekim’de başlayacak olan Zeybek kursuna yazılmaya karar verdim. O bittikten sonra da diğer yörelere geçeceğim.

NHKE Zeybek ve diğer etkinliklerine https://www.facebook.com/nhke.bornova/?fref=ts adresinden ulaşılabilir.

Yazının değerlendirmesi
Yazar bu yazısında, çocuk psikolojisinin önemine yer vererek ebeveynleri uyarmak istemiştir. Ayrıca kendiyle alay edip, ne kadar özgüveni yüksek bir birey olduğunu da göstermektedir.
Danışma kurulunda bulunduğu kültür evinin, reklamını yapmaktan da geri kalmayan yazar, okuyucuyu yazıya bağlamak için, diğer yazılarında da olduğu gibi yine diyalog ile yazısına başlamış, okuyucu bağladığından emin olduktan sonra da “aman nasıl olsa artık sonuna kadar okurlar” diyerek yazısına baştan savma bir şekilde devam etmiştir. (Bknz. 3. paragraftan sonrası)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.