7 Mart 2015 Cumartesi

Bir yatırımcının gizli defteri-2

KONVERS TİŞÖRT BEŞ LİRA!

Ne kadar başarılı bir yatırımcı olduğumu, bu yazı dizisinin ilkini okuduysanız; anlamışsınızdır. İkinci başarılı yatırımımız ise konvers tişörte oldu.
 Yaz okulu zamanı, sıcak bir Ankara günü, derslerden sıkılmışız. Paramız var mı; yok mu hatırlamıyorum. Bir şeyler yapmak isteyip, ne yapmak istediğimizi bilmediğimiz zamanlardan. Can sıkıntımızı giderecek bir şeyler arıyorduk sadece. İşte tam o gün, sıkıntımızın tavan yaptığı günlerden bir gün. Telefonum çaldı. İzmirlerden girişimciliğin kitabını yazmış olan sevgili dostum Fatih’ti, arayan. İki hoş beş konuştuk. Sonra konu nasıl oraya geldi tam hatırlamıyorum ama Fatih Kemeraltı’nda bir toptancıdan, tanesi 2.5tl'den konvers tişört bulduğunu, tanesini 5TL’den her türlü satabileceğimizi söyledi. Telefonu kapattıktan sonra düşündüm. Gayet mantıklıydı. Zaten yaz okulu olduğundan, yoğun bir program yok. Bu işte para vardı. Hissediyordum. (Gerçek bir yatırımcı, her zaman hislerine güvenmelidir.) İlk başta, seyyar olarak satar; belki sonrasında kendi işletmemizi bile açardık.
Evet evet çok mantıklıydı. Bu müthiş fikrimi, can dostlarım; Yusuf ve Özgür ile paylaştım. Onlarda geleceği gören, genç yatırımcılardı. Hemen bu fikrimi benimsediler. Kendi içimizde para hesabı yapmaya başladık. “Tanesi 5 liradan, günde şu kadar satsak ayda şu kadar kâr ederiz.” diye müthiş hesaplamalar yapıyorduk. Bu güzel fikrimizi, can dostumuz; Ebru ile de paylaştık. Aramızda ki en mantıklı kişi oydu. O da bu işte ki geleceği, gördü ve o da ortak oldu bize. Biz dördümüz, 60 adet alacak kadar, paralarımızı birleştirdik. Özgür o aralar İzmir’e gidip geliyordu. Fatih’le buluştular. Parayı verip; malları teslim aldı.
 Mallar geldikten sonra, bir haftasonu sabahı, Batıkent’te kimsenin geçmediği ıssız bir yerde tezgahımızı açtık. Neden Batıkent? Sorusunun cevabını, hatırlamıyorum. Ama ıssız bir yer seçmemizin temel nedeni, zabıtaya yakalanıp malları kaptırmamak. Issız yerde ürünleri satacak kişi bulmakta zorlanacağımızı, hesaba katmamıştık. Tezgahımızın başında, boş sokaklarda “Konvers tişört beş lira” diye bağırıp durduk. Aradan bir iki saat geçtikten sonra, içimizden biri uyandı: “Aga bu böyle olmaz. Bir yerde, bir yanlış yapıyoruz” diye bizi uyardı. Meğerse, yanlış dediği böyle 4 sap mal satılmazmış; ikiye bölünmeliymişiz falan.. Sanki tezgah başında tişört satmayacağız da IF’e girmeye çalışıcağız. Bu saçma öneri, bir başkamızı çözüm üretme konusunda gaza getirdi: “La bebeler burda kimse yok. Biz nereye bağırıyoruz?” İşte sorulması gereken soru, sorulmuştu. “Harbiden” dedik. “Çok mantıklı” ve haftasonu kalabalık olacağını düşündüğümüz; Eryaman’daki Göksu Park’ın önünde, tezgahımızı kurmaya karar verdik. Tezgahımızı açar açmaz “Konvers tişört beş li..” bağırmamızı bitirmeden, kalabalık tişörtleri karıştırmaya başlamıştı. Yaklaşık 45 dakika içinde, 13 tişört sattık. Bu, hesaplarımızdan çok daha büyük bir miktardı. Voliyi vurmuştuk. Fiziği bu kadar seven insanlar olmasaydık; okulu bırakmayı bile düşünebilirdik. Ertesi günlerde, şu zaman satalım, yok bu zaman satalım, ay şimdi ben müsait değilim siz çıkın sonra ben çıkarım falan dedik. Biraz da üşendiğimizden, tezgahı bir daha kurmadık. Geriye kalan 47 tişört ben de kaldı. Kalanlar eşe dosta verildi; atlet, toz bezi, yastık kılıfı olarak kullanıldı. Ama bitmedi; bitiremedik. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.